Makaleler
Trafik Kazaları ve Tazminat

TRAFİK KAZALARI VE TAZMİNAT

Trafik Kazası Yapanlar, Tazminat, Suç Oranı Tespiti, Ölümlü Kaza, Maddi Hasarlı Kaza,Trafik Kazası Tutanağı, Kaza Sonrası Ne Yapılmalı, Sigorta, Tazminat Avukatı, Kaza Avukatı, Sigorta Avukatı, Ceza Avukatı

Trafik kazaları neticesinde ortaya çıkan zararların karşılığını tazminat hukuku kapsamında “trafik kazalarından doğan zararlar ve ödenecek tazminatlar” başlığı altında değerlendirebiliriz.

Trafik kazaları çoğu zaman organ ve uzuv yaralanmaları ya da kayıplarıyla sonuçlanabilir. Bazen de ölümle neticelenebilir. Bu durumlarda trafik kazası geçirenin kendisi veya ölümü halinde mirasçıları, uğradıkları maddi ve manevi zararları telafi edebilmek için tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Mağdur olan vatandaşlarımız bu tazminat davasını şahsa veya sigorta şirketine açabilir. Kazadan doğan zararların kazada kusuru olan karşı taraftan talep etmek akla ilk gelen çözüm olacaksa da kusurun karşı tarafta olmaması, karşı tarafın zararı karşılayacak ekonomik durumunun olmaması ya da vefat etmesi durumunda mirasçısının da bulunmaması gibi çoğu zaman karşılaşılan durumlarda başvurulacak yer sigorta şirketleridir.

Ölümlü veya bir uzvun yitirilmesiyle sonuçlanan trafik kazalarında tazminat miktarları yüksek olabileceği için kazaya sebep olan kişinin bu tazminatı karşılaması çok zor olabilir. Bu sebeple sigorta şirketine karşı açılacak dava en etkili yoldur.

Nitekim Karayolları Trafik Kanunumuz 97. Maddesi “… Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” hükmünü içermektedir.

Buradan hareketle davanın açılacağı sigorta şirketi kazaya sebebiyet verenin trafik veya kasko poliçesini hazırlayan sigorta şirketi olabilir. Bu sigorta şirketleri farklı şirketler ise her ikisine birlikten dava açılması da mümkündür.

Diyelim ki trafik kazasına sebebiyet verenin zorunlu mali sorumluluk sigortası, yani trafik sigortası bulunmuyorsa ne yapılabilir? Bu hallerde ise, zorunlu mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak üzere hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. İşletenlerin KTK 85. maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortasını yapmaları zorunludur. Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır. Bu yasağa rağmen bazı sürücüler trafik sigortası yapmadan ya da ihmallerinden kaynaklı olarak araçları ile trafiğe çıkmaktadır. Yasa koyucu yasak olmasına rağmen trafikte seyreden bu araçların verdiği zararlardan dolayı üçüncü kişilerin zarar görmesi durumunda mağdur olmasını engellemek amacıyla Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri bünyesinde güvence hesabını kurmuştur. Böylelikle kazaya sebebiyet veren tarafın trafik sigortası bulunmasa dahi güvence hesabından söz konusu kayıplarının tazminini talep edebilir.

Trafik Kazası Sonucu Sakat Kalma Durumunda Tazminat Hakkı

Trafik kazası geçiren vatandaşlarımızın sakat kalması durumunda pekaala tazminat alma hakları vardır. Bu tazminatı alabilmeleri için belli şartların bulunması gerekir. Peki, meydana gelen bu sakatlık sonucu mağdur vatandaşımızın ne tür talep ve tazminat hakları vardır, buna değinelim:

Yaralamalı trafik kazalarında istenebilecek tazminatlar Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bedensel zarar başlıklı 54. maddeyi trafik kazalarında yaralanan kişiler açısından değerlendirirsek, kaza geçiren mağdurlar “Tedavi giderlerini, kaza nedeniyle kaybettikleri kazanç kaybını, çalışma güçlerinin azalmasından veya yitirilmesinden kaynaklanan zararlarını ve ekonomik geleceklerinin sarsılmasından kaynaklanan zararlarını” kazaya neden olan kişi veya sigorta şirketinden talep edebilirler.

Uzun Süre Tedavi Gerektiren Yaralamalı Trafik Kazalarında Tazminat Davaları

Yaralamalı trafik kazalarında ciddi bir tedavi süreci ortaya çıkabilmektedir. Kazaya uğrayan kişi uzun süreler hastanede yatmakta ve gerek ameliyat gerekse diğer tedavi süreçleri neticesinde ortaya ciddi bir maddi külfet çıkmaktadır. Günümüzde sağlık hizmetlerinin pahalılığı da dikkate alınınca bu süreç nedeniyle ortaya çıkan külfet birçok vatandaşımız tarafından karşılanamamaktadır. Ayrıca bu külfete kazaya yol açan kişi veya kurumlar neden olduğu için bu zararların tazmini kazaya neden olan kişi veya kurumlarca yapılmalıdır. Yaralamalı trafik kazalarında kazaya neden olan kişi veya kurumlardan bu tedavi giderleri talep edilebilir. Bu tedavi giderleri içine genel olarak ameliyat, yoğun bakım, fizik tedavi, fizyoterapi ve ilaç masrafları nakil masrafları, ortopedik masraflar girer.

Trafik Kazası Sonucu Kazanç Kaybı İçin Tazminat Davası

Kazaya uğrayan şahsın tedavi süreci nedeniyle iş gücünden yoksun kaldığı ve bu nedenle bir zarara uğradığı gerçeği de yasa koyucu tarafından göz ardı edilmemiştir. Çünkü ortada kaza sonucu oluşan bir “kazanç kaybı” söz konusudur. Bu doğrultuda tedavi süreci nedeniyle doğan zararlarında kazaya neden olan kişi veya sigorta şirketlerinden talep edilebileceği hükmü verilmiştir. Trafik kazası nedeniyle yaralanan kişinin kendi işinden uzak kalacağı açıktır. İşte bu uzaklık nedeniyle kazaya uğrayan şahıs maddi olarak kaza olmasaydı kazanabileceği parayı, kazaya neden olan kişi veya sigorta şirketinden talep edebilir. Kazaya uğrayan şahıs ne kadar süre boyunca çalışmamış ise işte bu süreyi tazminat olarak talep edebilir.

Çalışma Güçlerinin Azalması Veya Yitirilmesinden Doğan Zararlar İçin Tazminat Davası

Yaralamalı trafik kazasına uğrayan kişi bazı hallerde tedavi neticesinde eski gücüne kavuşamamaktadır. Bu, mağdurlarda en çok karşılaştığımız zarar ve kayıp türüdür. Yaralamalı trafik kazası nedeniyle çalışma gücünü tamamen veya kısmen yitiren kişi, geleceğe dönük zararlarını kazaya neden olan kişi veya kurumlardan talep edebilir. Çünkü bu, “Çalışma Gücünün Azalmasından veya Yitirilmesinden Doğan Kayıplara” girer. Bu tazminat kalemi hesaplanırken çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybeden kişinin iş durumu, yaşı, zararın ne ölçüde çalışma gücünü etkilediği; yani maluliyetine ilişkin iş gücü kaybı raporu gibi hususlar dikkate alınır. Eğer kişi kaza nedeniyle ileri derecede bir sakatlığa maruz kalmışsa ve hayatı boyunca bakıma muhtaç olarak yaşayacaksa tazminat ölçüsünde bu durum dikkate alınır ve bu doğrultuda bir tazminata talebinde bulunulur.

Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Kayıplar Sonucu Tazminat Davası

Örneğin masörlük eğitimi alan ve ileride masörlük yapacak bir kişinin meydana gelen kaza sonucu parmaklarını kaybetmesi sonucu ekonomik geleceğinin ne kadar büyük bir ölçüde zarara uğrayacağı durumunu izaha gerek yoktur. Trafik kazası nedeniyle yaralanan ve bu doğrultuda ekonomik geleceği sarsılan kişi işte bu zararlarını kazaya neden olan kişi veya kurumlardan talep edebilir. Bu zarar hesaplanırken yaralanan kişinin yaşı, yetenekleri öğrenci ise okuduğu okul vs. gibi hususlar dikkate alınır. Ayrıca zararın ekonomik geleceğini ne ölçüde sarstığı da hesaba katılarak bir tazminata hükmedilir.

Trafik Kazası Sonucu Eşi Vefat Eden Kişi Ve Çocuklar İçin Tazminat

Tabii ki meydana gelen bir kazada şartlar uygunsa vefat eden kişinin geride kalan eşi çocukları ve başkaca vefat eden kişinin desteğinden mahrum kalan kişiler tazminat alabilirler. Bu tazminatı destekten yoksun kalma tazminatı olarak adlandırıyoruz.

Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen bir kişinin yaşarken destek verdiği kişilerin aldığı desteğin ölüm sebebiyle ortadan kalkması neticesinde destek alanların uğradıkları zarardır. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölenin destek verdiği kişilerin hayatlarının ölüm nedeniyle kötüleşmemesi için kabul edilmiş bir maddi tazminat davası türüdür. Bu tazminatın amacı, ölenin yaşarken destek verdiği kişilerin hayatlarını aynen sürdürebilmeleri, sosyal ve ekonomik bağlarına ölümden önceki gibi devam edebilmelerinin sağlanmasıdır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilecek Kişiler

Destekten yoksun kalma tazminatı, bir maddi tazminat davası türüdür. Böyle bir maddi tazminatı talep edebilmek için ölen kişiden, yaşarken maddi destek alınıyor olması şarttır. Yaşarken destek alınmayan kişinin ölümü nedeniyle maddi tazminat talep etmek mümkün değildir.

Ölenden yaşarken destek aldığı iddiasıyla maddi tazminat talep eden şahıs, herhangi bir kişi olabilir. Ölenden destek alan kişi, ölenin nişanlısı, amcası, dayısı vb. gibi herhangi bir yakını ölen kişiden destek aldığını iddia edebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmek için ölen kişiden yaşarken destek alındığının ispatlanması gerekir.

Bazı kişilerin yaşarken birbirine destek olduğu konusunda hukuki bir karine mevcuttur. Sosyal hayatın normal akışına göre anne-baba çocuklarına, çocuklar anne-babalarına, eşler birbirlerine yaşarken maddi destekte bulunurlar. Hukuki karine nedeniyle bu şahısların yaşarken birbirlerine maddi destekte bulundukları kabul edildiğinden destek olma olgusunun ispatlanmasına gerek yoktur. Ancak davalı kişi ya da sigorta şirketi, karinenin aksini ispatlayabilir, yani bu şahısların birbirine yaşarken destek olmadığını ispatlayan kişi ya da sigorta şirketi, maddi tazminat davası nedeniyle hükmedilecek “destekten yoksun kalma tazminatından” kurtulabilir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 53/1-3 bendinde belirtilen ve 55.maddesinde daha net açıklanan destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilmek için ana koşul; ölenin desteği ile geride kalan kişilerin hayatını devam ettirmektir. Bu madde ışığında destek sözcüğünün hangi hususları kapsadığına değinmek gerekiyor. Burada destek sözcüğü ile desteklenen kişiye fiili bir yardımda bulunulması, bakılması veya ileride bakılma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olması yeterlidir. Destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmek için ölen şahsın mirasçısı olmak gibi herhangi bir koşul aramamıştır. Bu tazminatı; geride kalan eş, belli şartlarda çocuklar, ölen kişinin üst soyu varsa onlar, desteğini ispatlamak koşulu ile üçüncü kişiler bile alabilir.

Trafik Kazası Sonucu Sigortadan Tazminat Alan Kişinin Sigorta Şirketinden Talep Edebileceği Başka Haklar Varmı dır ?

2918 sayılı KTK.nun 109. maddesi 1.fıkrasında, “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların giderilmesine ilişkin istemler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği günden başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zaman aşımına uğrar.” denildikten sonra, 2. fıkrasında; “Dava, cezayı gerektiren bir eylemden doğar ve ceza kanunu bu eylem için daha uzun bir zaman aşımı süresini öngörmüş bulunursa, bu süre maddi tazminat istemleri için de geçerlidir.” hükmü yer almıştır. Yani bu hükme göre mağdur bu sürelerin dışında lehine olan ve Türk Ceza Kanunumuzda yer alan süreler ile de ölümlü trafik kazalarında geriye yönelik ve sonrası için 15 yıllık bir süreyi, yaralanmalı trafik kazalarında ise geriye dönük ve sonrası için 8 yıllık süreden faydalanabileceklerdir.

İşte tam da bu noktada bu tazminat talepleri mağdurun başvurusu üzerine ödendikten sonra ortaya uygulamada eksik ödenen tazminat diye adlandırdığımız bir kavram daha çıkar. Bu eksik tazminat ilk tazminat alındıktan sonra eksikliğin tespit edilmesi halinde ilk tazminatı tamamlayan bir tazminattır. Konuyu biraz daha açarsak, trafik kazası geçiren bir kişinin ölümü halinde geride kalan hak sahibi mirasçılara ödenen ya da bu kazada sakat kalan bir mağdurun sigorta şirketlerinden almış olduğu tazminatlar bazen yeterli olmayabilir. Yeterli olmayan bu tazminatın tespit edilip tekrar istenebilmesi mümkündür. Ancak bu tespit alanında uzman kişilerce tespit edilebilir. Bu noktada bu mağdurların muhakkak uzman bir kişiden yardım alarak tazminatlarının yeterli olup olmadığını tespit etmelerini öneriyoruz. Uygulamada yetersiz ya da eksik tazminat diye adlandırdığımız bu tazminatlar yeni bir tazminat olmayıp sadece daha evvel ödenen tazminatın kalan kısmıdır. Bunun istenmesi de tabii ki belirli bir süreyle sınırlandırılmıştır.

Zarar gören, kendisine ödenen tazminatın, sonradan gerçek zararını karşılamadığını ve yetersiz olduğunu öğrenmişse ya da böyle bir inanca kapılmışsa, iki yıl içinde anlaşmanın iptalini isteyebilecektir. Bu iki yıllık süre, zaman aşımı süresi olmayıp “hak düşürücü süre” olduğundan, kısmi ödemeyi kabul etmiş olan kişi, artık KTK’nun 109.maddesindeki zaman aşımı sürelerinden yararlanamayacak, iki yıllık hak düşürücü süreyi geçirmişse zararının kalan bölümünü dava edemeyecektir.

Zarar veren; ki uygulamada çoğu zaman sigorta şirketleri oluyor. Ödediği tazminatın sonradan çok fazla (fahiş) olduğunu öğrenmişse, sigortacı da iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde anlaşmanın iptalini ve fazla ödediği miktarın geri verilmesini isteyebilecektir.

Uygulamada yetersiz ödemeler, daha çok sigorta şirketlerinin yapmış olduğu tazminat ödemelerinde görülmektedir. Çoğu sigorta şirketleri, Yargıtayca benimsenen tazminat hesaplama yöntemlerini göz ardı ederek, kendi aktüerlerinden aldıkları hesap raporlarındaki rakamlar üzerinden tazminat ödemekte; genellikle düşük miktarlı bu ödemeler nedeniyle sigorta şirketlerine karşı davalar açılmaktadır.

Yine uygulamada sigorta şirketleri zarar gören kişiye şartları uygun ise bir tazminat ödemesi yaparlar. Bu ödemeyi yaptıktan sonra zarar gören kişiye tazminatını aldıklarına ve başkaca hak ve alacaklarının kalmadığı yönünde bir yazı alırlar. Bu yazı, ibraname diye adlandırdığımız ve kişileri karşılıklı borçtan kurtarmaya yönelik bir anlaşma beyandır. Bu anlaşmanın geçersizliği için az evvel de belirttiğimiz gibi 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eksik bir tazminatın ödenmiş olduğu tespit edilmek sureti ile ileri sürülebilir. Aksi takdirde bu süre geçtikten sonra bu eksik kalan tazminat istenemez. Ancak burada önemle belirtmek isteriz ki; sigorta şirketleri ile yazılı bir ibraname karşılığı olmadan tazminat ödenmiş ise bu durumda da 2 yıllık süreden bahsedilemez. Tam da bu noktada yaralanmalı bir trafik kazası varsa Türk Ceza Kanunumuzda öngörülen mağdurların lehine olan süreleri kullanmak sureti ile yine eksik kalan tazminat istenebilecektir. Bu durumda ortada bir ibraname yoksa yaralanmalı trafik kazalarında 8 yıl, vefat durumunda meydana gelen kazalarda ise 15 yıllık sürelerde yapılan bir tazminat ödemesinin eksikliği sigorta şirketlerine karşı ileri sürülebilir. Kaza Avukatı ile veya Ceza Avukatı ile istişarede faydalarınız olabilecektir.

Trafik kazası sonucu açılacak tazminat davasının süresi

Günümüzde mahkemelerde dava açma yolu oldukça uzun prosedürlere tabi tutulmuştur. Bu nedenledir ki yargılamalar oldukça uzun sürebilmektedir. Bu süreler yaklaşık 1 ila 1,5 yıl aralığında değişmektedir. Yargılamaların bu kadar uzun sürmesinde sebepler oldukça fazladır. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde mahkemelerimizin iş yoğunluğunu dikkate alırsak bu sürelerin uzun olması normal karşılanmaktadır. Trafik kazası Avukatı her zaman sizlere zaman kazandırabilir süreçlerin hızlanması adına Mahkemelere dilekçeleri yazabilir.Bu tür yargılamalarda her delil mahkemeye sunularak mahkemelerden ne tür bir tazminat istendiği açıkça belirtilmelidir. Tüm talepler açıkça belirtildikten sonra mahkemeler sırasıyla dosyayı, kusura bir itiraz varsa kusur bilirkişisine ve akabinde ise hesap bilirkişisine gönderir. Gerekli hukuki prosedür tamamlandıktan sonra mahkeme kazada mağdur kalan kişinin tazminata hak kazanıp kazanmadığına, kazandı ise ne kadar kazandığını hüküm altına alınmasına karar verir. Bu süreçler tamamlandıktan sonra sonuca itiraz eden taraf sırasıyla istinaf mahkemelerine ve Yargıtay başkanlığına temyiz için başvuru yapabilir. Burada önemle belirtmek gerekirse bu davanın açılması için ceza yargılanmasının sonucu beklenmez.

Yine trafik kazası geçiren bir kişinin tazminat hakkına ilişkin en etkili yollardan birisi de Sigorta Tahkim Komisyonlarına başvuru yaparak bu kurumdan talepte bulunmaktır. Veya sigorta avukatı ile temasa geçmelidir. Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapmak, süreçleri bir yandan kısaltmakta bir yandan da mahkemelerdeki iş yükünü azaltacağından bizim de tavsiye ettiğimiz bir kanun yoludur. Sigorta avukatı konuları bildiğinden sizlere yardımcı olabilecektir. Ayrıca belirtmek isterim ki Tazminat Avukatı da sizlere yardımcı olabilir. Sigorta Tahkim Komisyonu, sigortacılık kanunu kapsamında sigortalı, sigortadan menfaat sağlayan kişiler ve sigorta ettirerek riski üstlenen taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için kurulan organizasyona verilen addır. Komisyon, sigorta şirketleri ve sigortalı arasında yaşanan problemlerin, mahkeme sürecine gerek kalmadan kısa zamanda çözüme kavuşturulması adına oldukça önemli bir konumdadır. Ancak komisyona başvuru için birtakım şartların yerine getirilmiş olması gerekmekte olup, bu şartların eksikliği halinde komisyon başvurunun reddine karar verecektir.

Bu sebeple, her ne kadar basit bir alacak davası gibi görünse de haklı iken hak kaybına uğranılmaması adına ulaşılabilecek avukat ile görüşülüp, böylece maddi ve manevi kaybın tahsili istenilmelidir. Bilgi almak istediğinizde sanal ofisimizi ziyaret edebilir , talep ettiğiniz bilgilere eldeki mevcut yazılı kayıtlarımıza, makalelerimize ulaşabilirsiniz.

KATEGORİLER

Bir cevap yazın

error: SAYFA KORUMALIDIR..